Bu yazı, CHP’nin 38. Kurultayında genel başkanlık seçimi sonuçlanmadan yazıldı. O nedenle, sonuç netleşmeden önceki izlenimleri içeriyor.
Aday adaylığı açıklaması yapan başkaca isimler olsa da yarışmacılarının Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel olacağı en başından belli bir yarıştı. İkisi dışındaki isimlerin pankartları bile yoktu çünkü salonun herhangi bir köşesinde. Yarışın son haftasının iki tarafın karşılıklı psikolojik üstünlük kurma çabalarıyla geçmesi bir yana, son ana kadar sürdü bu durum. Kurultay salonuna daha erken girip de ‘as solistliği’ diğerine kaptırmamacasına bir rekabet vardı. İddia o ki bir ilin büyükşehir belediye başkanı spor klübünün taraftarlarını salona sokmuştu ve delegelerden daha iyi tezahürat yapacakları için amigolara havale etmişti işi.
Tribün üstlünlüğü
Salonda genel merkezin ağırlığı hissediliyordu. Çalınan şarkılardan tutun da, gösterilen videolara kadar hakimiyet Kemal Kılıçdaroğlu lehineydi. Deyim yerindeyse tribün üstlünlüğü Kılıçdaroğlu taraftarlarındaydı. Değişimciler cılızdı denemezdi ama belli bir alana sıkıştırılmışlar izlenimi veriyorlardı. Bu durum nedeniyle miydi yoksa son akşam bazı değişim destekçilerinin taraf değiştirdiğine dair söylentiler nedeniyle mi bilinmez, daha sandıklar kurulmadan, özellikle de CHP’yi izleyen gazeteciler az farkla da olsa yarışın Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanacağını düşünüyordu.
Ekrem İmamoğlu’na yakın bazı isimler Kılıçdaroğlu’nun ona divan başkanlığı önermesini, onu salonda etkisizleştirmeye dönük bir ‘oyun’ olarak görüyor ve temkinli yaklaşıyordu. Konuştuğum bir isim “Ekrem Bey ya bu oyunun dışında kalacaktı ya da oyuna katılacaktı, katılmayı tercih etti. Ama tarafını göstermekten de geri durmadı (görevi kabul ettikten sonra İstanbul delegelerine Özel’i desteklediğini söylemesi) Kurultay salonunda da tarafsızca görevini yapacak” demişti. İmamoğlu konuşmasında tek bir kez bile ‘değişim’ demedi. “CHP’liler bölünmeyecek”, “Yerel seçimleri hep birlikte kazanacağız” cümlesinde olduğu gibi tüm tarafları sonuç ne olursa olsun birleştirmeye, bütünleştirmeye dönük ifadeler kullandı.
Mahçup özeleştiri
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması ise bir kez daha kendisinden 15 Mayıs sabahından bu yana beklenen konuşma değildi. Evet son kurultayı olduğu mesajını “Bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturup yeni seçilen genel başkanı alkışlayacağım” diyerek verdi. Ama “Biliyorum sizleri zaman zaman üzdüm. Ama asla ve asla sizleri utandıracak hiçbir şey yapmadım. Sizler için mücadele ettim” ifadesi, salonun dışında “Daha fazla kaybettiğimizi görmek istemiyorum” dediğini duyduyum orta yaşın hayli üzerindeki CHP’li kadını ne kadar teskin eder emin değilim. “Değişimin içinde olanlar değişimi farkedemezler” cümlesi Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının sloganıydı. ‘Oraya gittim, bununla konuştum, ötekiyle yan yana geldim’ diyerek verdiği örnekleri CHP’deki değişim olarak görüyor Kılıçdaroğlu. Ama bu bize Kılıçdaroğlu’nun bir kez daha asıl noktayı kaçırdığını anlatmıyor mu? Bunların zaten tüm partiler, partililer tarafından yapılması beklenen, rutin faaliyetler olduğu gerçeğini… Kılıçdaroğlu en fazla şunu söyledi bana göre, ‘Bunlar yapılmıyordu, ben yaptım ama siz benim kadar yapmadığınız için kaybettik’…
Edilen ve verilen sözlerin sonunda CHP’nin yönünü tayin edecek olan CHP delegesi, bakalım bugün Parti Meclisi’nde nasıl bir denklem kuracak.